monoFe kahramanlarında bugün, 1966 doğumlu , monoFe’ye sadakati ile bilinen Ayşe Abla’mızdan bahsedeceğiz;
monoFe’nin kurulduğu tarihten itibaren başlayan ve bugüne kadar güven ile sağladığımız bağımızı derinleştirerek birlikte olduğumuz monoFe’nin Ayşe Abla’sı, ofisten kaçmaya çalışan tozların korkulu rüyasıdır. Çünkü , O tozların ayaklanma çabasını boşa çıkarıp, hepsini olduğu yerde yakalıyor ve bu operasyona hiçbir ayaklanma fırsatı vermeden yapmaya devam ediyor. Bizler tüm hislerin bulaşıcı olduğuna inanıyoruz ve O’da harika gülen yüzü ile her zaman tüm iş arkadaşlarımıza pozitif bir enerji katıyor. Ayrıca Ayşe Abla, monoFe’ye karşı içten bağımlılığı ve güçlü dostluğu ile de biliniyor.
O’nun zihninde kendine dair harika bir kitaplığı mevcuttur. Bu kitaplık , işi haricinde de kendisi ile zaman geçirebilen herkese birbirinden farklı, her konuda kaliteli ve bir o kadar da lezzetli sohbetler katmaktadır. Ayşe’nin bu kitaplığında A’dan Z’ye her konuda bin bir çeşit kitap bulmak mümkündür. Bu özel koleksiyonla içinde gizli bir sahaf yaşatan Ayşe Abla’nın, bilgi birikimi sayesinde monoFe’de yapmış olduğu anlık Workshop’lar, birdenbire de ortaya çıkabilen negatif ya da pozitif enerjisini olduğu her alana aktarması ve bilgisini iş arkadaşlarımıza iletme enerjisi ile monoFe ‘de farklılık yaratmaktadır. Ayşe Abla, herkesin, her konuda, her şeyi, aynı biçimde düşünmek zorunda olmadığının sembolüdür.
Mutfağımız kime emanet edilebilirdi ki, tabi ki mutfağımız da Ayşe Abla’dan sorulur. Başarıya giden yolda temel ihtiyaçların başında yer alan yemek ve temizlikten geçen süreçlerimize , en büyük katkısı olan gizli kahramanımızdır Ayşe Abla. Elinin lezzeti zaten paha biçilemez, anlatmakla da tarif edilemez. “İyi yemek pişirmek, tarif bilmekle değil teknik bilmekle mümkündür.” diyen şu ünlü mutfakların aşçıları onun eline gerçekten su dökemez . Ayşe Abla, öyle teknik ölçülerle ilgilenmez, teknikten kabul edilmese de onun ölçüsü sihirli elleridir. Tarif bilir ve kendi yemek tarifleri konusunda da katıdır, daima kendisi yapar ve kimseye el sürdürtmez. Yaptığı her türlü yemek ve tatlıya kendi ruhunu ve sevgisini katarak yapar. Bu durum, O’na ait özel bir lezzet oluşturur. Bize olduğu kadar, kendi alışkanlıklarına ve kurallarına da sadıktır.
Özveri ile yaptığı işler bir iş değil, bir dokunuştur O’nun için. Kendisi de bilir ki burası onun çocuğudur. Dilediği zaman da O sadakatin ve aitliğin hakkını özgürce kullanır. Bu sebeple Ayşe Abla, tatil planlarının tarihlerini özgürce belirler.
Sadakat ve Muhakeme
Ayşe Abla sayesinde kıymetini ayrıca bir kez daha pekiştirdiğimiz ve herkesin kariyer yolcuğundaki en önemli kazanım; muhakeme yetisidir. Herkes de tam manasıyla bulunmaktadır diyemeyiz elbette. Bu yetinin doygunluğu, kişinin gelişim potansiyeline bağlı olarak değişkenlik göstermektedir.
Muhakeme; akıl yürüterek sonuçların olasılıklarını belirleyip, bunların getireceği yeni süreçleri de öngörerek hareket edebilmek ve bedeli maddesel olarak karşılanamayacak olan “zamanı” kaybetmemek için en iyi kararı vermektir. Bu çalışkanlık ya da zeka değil. Bu, bunlara benzer çoğu değerin bir insan da bulunan karmasıdır.
Bilimsel olarak da bahsedersek; Felsefenin İlkeleri’nde dahi sözü edilen açık ve seçik idrak fiili Kurallar’da “görü”; açık ve seçik idrak edilenlerden yapılan çıkarsamalar ise “muhakeme” olarak adlandırılır. Modern dilde bir karar verme ve uygulama diyebileceğimiz, inisiyatif alma da denilebilir. Kazanılan zamanın doğru yerlerde kullanılabilmesi de herkesin muhakeme yetkinliği bulunduğu alan içerisine, ayrıcalıklı bir değer katacağı konusunda çok önemli bir gerçektir. Bu gerçeği bizler de, zamanı gözle görülür muhteşem bir somut olarak monoFe’nin tüm alanlarında görmekteyiz. Bu konuda önemli bir iş insanından edindiğimiz alıntıyı buraya eklemek isteriz;
“Muhakeme olduğu zaman korkmayın. Muhakemeli insan ile çalıştığın zaman dünyanın en rahat insanı olursun. Muhakeme nedir? Bunu patrona sormalı mıyım? Sormamalı mıyım? Burada kendim karar vermeli miyim? Vermemeli miyim ? Burada bu hamleyi yapmalı mıyım? Yapmamalı mıyım? Bunların hepsi bizi hayvandan da ayıran aslında tamamen bu karar anlarındaki kullandığımız güdüdür.” Biz, bu fikre tamamen katılıyoruz. Ayşe Abla’nın da arkamızı toparlarken yaptığı en iyi şeylerden biri de bu değerli ve örnek yetkinliğidir.
Ayşe Abla’nın iş hayatında çok önemli bulduğumuz bir konu da, Kadınların iş hayatımızdaki yeridir. Hepimizin bildiği gibi kadın, olduğu yere zarafet ve düzen getirir. Bu sebepledir ki kadın her toplulukta yerini almalıdır. Eril toplumlarda sürekli baskılanan kadın özgürlüğü, iş alanlarında da içinde bu eril anlayışı aşamayan insanlar tarafından yinelenmektedir. Kendi gücünün ve yapabileceklerinin farkında olan kadınlar elbette ki bu baskı ile ideallerinden vazgeçmemektedir. Kadınların her şeyi daha iyiye değiştirme, dönüştürme yeteneği vardır.
Ayşe Abla da, hayat hikayesi ile bu konuda örnek ve semboldür. Evde kocasının eline bakan, geleneksel kültüre takılı kalmış, ev işleri ile oyalanan, tembel, üretimden yoksun, şartlara boyun eğmiş kadını değil, eğitim ve bilime inanan, çalışan, üreten, savaşan, okuyan, katma değer sağlayan, kendi ayakları üstünde durabilen, ekonomik özgürlüğünü çok küçük yaşlarda kazanmış emekçi ve güçlü kadının sembolüdür. O, bir gün cinsiyet ayrımı olmaksızın kadın ve erkeğin eşit koşullarda ve eşit konumlarda yaşayacağı, ayrım yapılmayan bir Dünya olması için ihtiyacımız olan kadınlardandır.
Özellikle son yıllarda toplumsal cinsiyet eşitliği için çok büyük adımlar atılmış olsa da günümüzde birçok kadın toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin örneklerine hayatın çoğu alanında karşılaşır. İş hayatı da bu alanların en önemlilerinden birisidir. Yapılan bazı araştırmalara göre, iş hayatındaki aranan çoğu özellikler erkeğe özgü olarak belirlenir. Bu sebeple kadınların da başarılı olmak için erkeklere özgü bu özelliklere sahip olması gerektiğine dair bir baskı oluşur. İş hayatında hem erkek hem de kadınlar için bir toplumsal cinsiyet eşitliğinden bahsedebilmemiz için bu ve buna benzer baskıların olmadığı bir iş ortamı yaratılması gerekmektedir.
İş hayatında kadın ve erkek arasında eşit bir çalışma ortamı bulunmadığında, kadınlar bazı problemlerle karşılaşmaktadır. Tespit edilen genel problemler şu şekildedir:
• İşe alım mülakatlarında kadın olan adaylara ilk olarak evli mi bekar mı oldukları, çocuklarının olup olmadığının sorulması. Üstelik bu soruların bir erkek adaya sorulmaması, sadece kadınlara bu tarz soruların yöneltilmesi.
• Kadınların duygusal olması bahane edilerek yönetme becerisinin olmadığının düşünülmesi ve bu nedenle de üst pozisyonlardan daha çok, kurmay pozisyonlarda çalışmalarının doğru bulunması.
• Üst yönetim tarafından kadın çalışanlara uygulanan, “cam tavan” olarak adlandırılan açıkça görülmeyen ancak aşılamayan engellerin, baskının olması gibi bir sürü problemler vardır.
Yine de günümüz iş hayatında kadınların iş dünyasındaki varlığını ve başarısını kabul eden üst düzey yöneticilerin sayısı da ne mutlu ki bir hayli artmaktadır. Ancak hala bazı iş yerlerinde kadın ve erkek eşit şartlar altında çalışmamaktadır. Kıdemli ve kadınla çalışmayı bilmeyen üst düzey erkek yöneticiler ve bu şartlar altında çalışmak zorunda kalan kadınlar… Kadınların iş hayatındaki yerini kabul etmek ve cinsiyet eşitliğinin olduğu bir çalışma ortamı yaratmak için; ilk olarak kadınlara saygı duymak ve kadınların başarılarını desteklemek gerekir. Kadınların iş hayatında karşılaştığı zorluklardan biri olan cinsiyet eşitsizliğinin önüne geçebilmek, dayanışmanın ve huzurlu bir çalışma ortamının en önemli gereklilikleri arasında yer almaktadır. monoFe olarak, Ülkemizin önemli bir önceliği olan kadın istihdamına destek sağlamak amacıyla, 2012 yılından bu yana kadın istihdamını destekledik ve ülkemiz kadınlarının hayatını değiştirmenin yanı sıra toplumun ekonomik ve sosyal gelişimine katkı sağladık.
Yapılan bir çok bilimsel bir çalışmada da çalışan kadınların, ev hanımlarına oranla daha fazla mutlu oldukları belirlenmiştir. Mutlu insan, başarıyı çağırır ve onu elde eder. Çalışan kadının, üretken olduğu, değer kattığı, doğru bulduğu tezini kabul ettirebildiği ve maddi bir kazancı olduğu için , yaşam sevinci daha fazla olmaktadır. Çalışan kadın üretmenin hazzını yaşar ve bu da yaşam kalitesini arttırır.
Ayşe Abla’mız da mutlu bir kadın ve onunla aramızda bambaşka bir mucize var. Ayşe Abla ile elde ettiğimiz başarıların hayata geçmesindeki mucizemiz, Ayşe Abla’nın sadece monoFe geçmişinde değil, 30 yılı aşkın süredir kurucularımızın ve bu ailenin bir parçası olmasıdır. Sadakat, güveni yanında taşır. Bazen aile bağları sadece bilimsel olmaz. Sadakat ve güven ile örülür. Yaşadığımız devirde hiç bir maddi gücün de bedel biçemeyeceği değerlerdir. Bu bağ ile genişleyen aile bireyleri zinciri, geçen zaman ile yıpranmaz, değişmez. Aksine güçlenerek daha sıkı sıkı sarılır. Çeyrek asırı devirmiş bir birlikteliğin konforunda mutlaka insan kendini evinde gibi hisseder. Bahsi geçen bu bağlar, tek taraflı oluşamaz. Karşılıklı anlayış, özveri bizleri birbirine mutlu bakan, birbirini mutlu karşılayan bir alanda tutmaktadır. monoFe’de ki “hoş geldin” cümlesi , daima içi dolu bir hoşluğun gerçeğe dönüşmesidir.
monoFe’nin her zaman temiz ve düzenli görünmesini sağlayan, mutfaktan gelen o güzel yemek kokularının sahibi Ayşe Abla’ya monoFe ekibine katkıları için sonsuz teşekkürlerimizi iletiyoruz. Onu bir çalışandan öteye götüren bu bağ ve sadakati için de ayrıca ne kadar teşekkür etsek azdır.
Bu yazımızda da genç, dinamik, trendleri yakından takip eden, satış öncesi olduğu kadar satış sonrası desteği de önemseyerek hizmet anlayışını müşteri memnuniyetinden yana kullanan monoFe çalışanlarının, en önemli enerji kaynaklarından biri ile daha tanıştınız.
monoFe’nin en eski ve en yeni tüm kahramanlarıyla tanışmak için bizi takipte kalın!
